Sunuş

Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar’ın bu sayısı, 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel dünyasını anlamaya yarayacak iki örnek çalışmayla başlıyor. Kültürü, en geniş anlamıyla yaşam pratiklerinden bürokratik düzenlemelere ruhunu veren algı farklarıyla ele alan bu iki yazının ilgi çekeceğini düşünüyoruz. Yazılardan ilki, Kuleli Vakası’na odaklanıyor. “Tarih”in ne zaman hangi belge ile ne anlatacağının bilinemeyeceğini, tarihçiliğin sınırlarını, genişliğini ve yetmezliklerini dört başı mamur şekilde işleyen Burak Onaran, aşivlerde bulduğu dava tutanakları, ifadeler, itirafnameler, bu belgelere eşlik eden siyasal iklim ve ruh hali üzerinden Kuleli Vakası’nı yeniden ele alıyor. “İşte yeni belgeler, her şey sil baştan” böbürlenmesi yerine, tarihçinin anlatısını nasıl inşa edeceğini, tanıkların, belgelerin aslında başka türlü nasıl okunabileceğini gösteren bu yazısında, Onaran sadece davaya değil, sultan figürünün ve ona yönelmiş bir “suikast” fikrinin, belgeleri kaleme alanları dahi nasıl etkilediğini inceleyen bir alt-metin okumasıyla, etraflı ve zengin bir yeni-tartışma sunuyor. Gülçin Tunalı Koç ise, tartışmasını “yıldız falları”nın sıradan hayatlar üzerindeki etkisi, bunun günlüklere işlenişi ve gündelik hayatı bunlar üzerinden nasıl ayrıntılarla ele alabileceğimiz üzerine kuruyor. Bütün bu arkaplanın önünde ise daha somut, gerçek insan ilişkilerinin biçimlenişine zengin bir okuma perspektifinden yaklaşıyor. Bu bölümdeki her iki yazının da dergimizin lejantındaki “yeni yaklaşımlar”a soluk aldırdığını söylemek abartı olmaz.
 Dergimizin bu sayısındaki tartışma dosyasını Eylül 2005’te Bilgi Üniversitesi’nde büyük bir baskı altında düzenlenen “İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlıklı konferansta sunulan tebliğlerin bir bölümü oluşturuyor. Dosyayı düzenlenmesi sırasında malum sıkıntıları nasıl yaşadığını yüzünde görmüş insanlar olmanın üzüntüsü ve aramızdan hunharca çekilip alınmış olmasının acısıyla, Hrant Dink’in anısına ayırıyoruz. Tebliglere Halil Berktay ile Fahri Aral’ın yardımları ve teblig sahiplerinin anlayışları sayesinde yer verebiliyoruz; katkılarından ötürü hepsine çok teşekkür ederiz.
Her biri ciddi bir dönemselliği haiz tartışma metinlerinden burada yer verebildiklerimiz sırasıyla şunlar: Selçuk Akşin Somel, “Osmanlı Ermenilerinde Kültür Modernleşmesi, Cemaat Okulları ve Abdülhamid Rejimi”; Oktay Özel, “Muhacirler, Yerliler ve Gayrimüslimler: Osmanlı’nın Son Devrinde Orta Karadeniz’de Toplumsal Uyumun Sınırları Üzerine Bazı Gözlemler”; Edhem Eldem, “26 Ağustos 1896 ‘Banka Vakası’ ve 1896 ‘Ermeni Olayları’”; Meltem Toksöz, “Adana Ermenileri ve 1909 ‘İğtişaşı’”; Rober Koptaş, “Zohrab, Papazyan ve Pastırmacıyan’ın kalemlerinden, 1914 Ermeni reformu ile İttihatçı-Taşnak müzakereleri”; Taner Akçam, “Osmanlı-Türk Belgelerine Göre İttihat ve Terakki’nin 1915’te Ermenilere Yönelik Politikaları”; Fuat Dündar, “İttihat ve Terakki’nin Göç ve İskan Politikası (1913-1918)”; Hülya Adak, “ ‘Ötekileştiremediğimiz kendimizin keşfi’: Yirminci Yüzyıl Otobiyografik Anlatıları ve Ermeni Sorunu”; Erol Köroğlu, “Suskunluğun Farklı Kırılma Noktaları Olarak Türk Edebiyatından Unutma ve Hatırlama Örnekleri”. Her biri konunun çeşitli yanlarına dair zengin bir döküm sunan bu bildirilerden Edhem Eldem’in bildirisinin –Ermeni Meselesi etrafında ortaya çıkan “hassas” tarihçi tepkileri dikkate alındığında– belgenin okunması, kullanılması, değerlendirilmesi, kontra belgelerin eşzamanlı tartışılması gibi somut tarihçilik pratiklerini nasıl “işlediğini” göstermesi açısından, ders olarak okutulacak bir örnek teşkil ettiğini belirtmek gerekiyor.
Tartışma dosyasının önündeki sunuş yazısında Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar Yayın Kurulu olarak meramımızı anlattığımız için, bu dosyanın yayımlanma nedenlerine burada tekrar değinmeyeceğiz. Tek söyleyebileceğimiz, tarihe/tarihçilere havale edilmek istenen, adeta böylece kurtulacağımız varsayılan meseleler ertelenip, bu tartışma soluduğumuz havayı zehir ettikçe, Hrant Dink gibi çok fazla kurbanın bu hesaplaşmanın tarafı haline geleceği gerçeğidir. Rakel Dink’in ağzından tane tane dökülen tarih bilincini meslekten tarihçilerin de edinebileceği bir gelecek, en büyük umudumuz olmalıdır.
Dergimizin son bölümünde üç kitap değerlendirme yazısı yer alıyor. Ömer Turan, “Kara Atlantik’in Şiirsel Söylevi: Aimé Césaire” başlıklı yazısında, Negritude hareketinin isim babası ve müdafii Césaire’in Fransız Irkçılığının Fikri Temelleri: Sömürgecilik Üzerine Söylev kitabı üzerinden sömürgecilik tarihinin çeşitli cephelerine, yayılışına, Fransız düşüncesindeki etkisine, imparatorluk dönemlerinin bu olmazsa olmaz idare yöntemine karşılaştırmalı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Başak Tuğ, Judith Tucker’in Suriye ve Filistin üzerine çalışmalarıyla biçimlendirdiği hukuk, adalet, cinsiyet üçgenine dair eserini kaynaklar, bakış açısı, farkındalık ve kısmilikleriyle ele alıyor ve cinsiyet-hukuk çalışmaları üzerine son dönemde yoğunlaşan yayın faaliyetinin zenginlikleri kadar arazlarına da dikkat çekiyor. Mehmet Beşikçi ise uzun zaman ihmal edilmiş, sadece siyasi tarihin yanında dekoratif unsur olarak yer almış askerî tarihin Osmanlı İmparatorluğu bağlamında hangi çalışmalar ve düzeylerde tartışıldığını araştırıyor. Cihan Harbi’nde Osmanlı Askerî Gücü’nün Etkin Kullanımı başlıklı kitabıyla Edward Erickson’un eserlerine geniş bir bakış yönelten Beşikçi, askerî tarihin, tarihin hangi alanlarında zenginleştirici bir unsur olarak değerlendirilebileceğine ve yapılan araştırmaların karşılaşabileceği handikaplara dikkat çekiyor.